“`html
İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği geniş çaplı hava saldırıları, İran tarafından gelen misilleme yanıtlarıyla birlikte devam ediyor. İki gündür süregelen çatışmaların ne zaman ve nasıl sonlanacağı hakkında belirsizlik hakimken, küresel medya, muhtemel “en kötü senaryoları” titizlikle inceliyor.
BBC’nin yaptığı analiz, taraflara yöneltilen itidal çağrılarının yanıtsız kalmasının ve çatışmanın sürmesi durumunda, dünyayı bekleyen beş farklı kötü senaryo olabileceğini ortaya koyuyor.


ABD, İsrail’in saldırılarında herhangi bir rolü olmadığını savunsa da, İran, ABD’nin bu saldırılara destek verdiğini veya en azından dolaylı bir onay bulunduğunu düşünmektedir.
BBC, İran’ın, bölgede bulunan ABD birliklerini hedef alabileceğine işaret ediyor; bunlar arasında Irak’taki özel kuvvetler kampları, Körfez’deki askeri üsler ve diplomatik temsilcilikler yer alıyor. Ayrıca, son zamanlarda İran destekli grupların güç kaybettiği gözlemlenirken, Irak’taki bu grupların hala etkin olduğu belirtiliyor.
ABD, bu tür saldırılardan endişe ederek bölgedeki bazı personelini geri çekmiş olsa da, İran’dan kaynaklanan saldırılarda ABD vatandaşlarının hayatını kaybetmesi durumunda, Başkan Donald Trump, bir yanıt verme zorunluluğu ile karşılaşabilir. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise sık sık, ABD’yi İran’a karşı mücadelede desteklemeye çağırmakla suçlanıyor.
Askeri analizler, sadece ABD’nin Fordo gibi derinlemesine yer alan nükleer tesislere ulaşabilecek yetenekleri olduğunu belirtiyor.
Trump, göreve gelmeden önce “daimi savaşlar” başlatmayacağına söz vermiş olsa da, pek çok Cumhuriyetçi, İran’da rejim değişikliği gerekliliğini savunuyor.
Ancak eğer ABD, çatışmaların bir parçası olursa, bu durumun şiddet ve gerilim tırmanışına yol açabileceği öngörülüyor.
İkinci bir senaryo ise, Körfez ülkelerinin olası bir savaşın aktif parçası haline gelmesidir. BBC’nin değerlendirmelerine göre, eğer İran, İsrail’deki askeri hedeflere karşı başarılı olamazsa, Körfez’deki daha savunmasız konumlarına füze saldırıları düzenleyebilir.
Bölgedeki enerji ve altyapı hedefleri oldukça fazladır. Daha önce İran, 2019 yılında Suudi Arabistan’ın petrol alanlarına saldırmakla suçlanırken, 2022 yılında İran destekli Husiler, Birleşik Arap Emirlikleri’ne yönelik saldırılar gerçekleştirmiştir.
Son aylarda İran ile bazı bölge ülkeleri arasında bir tür yakınlaşma söz konusu olsa da, bu ülkeler ABD’nin hava üslerine ev sahipliği yapmaktadır. Aynı zamanda bazı Körfez ülkeleri, geçtiğimiz yıl İran’ın füze saldırılarına karşı İsrail’e destek sağlama konusunda iş birliği yapmışlardır.
Eğer Körfez ülkeleri bir saldırı ile karşılaşırsa, kendilerini savunabilmek için ABD ve İsrail’den yardım talep edebilirler, bu da ABD savaş uçaklarının devreye girmesine neden olabilir.
İsrail, saldırıları sırasında İran’ın nükleer ve askeri tesislerine odaklanmaktadır. İran’ın uranyum zenginleştirmesi kabul edilemezken, bu durum İsrail açısından büyük bir tehdit oluşturuyor.
BBC, İran’ın nükleer tesislerinin yeraltında iyi korunduğunu hatırlatıyor ve “Eğer yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş 400 kilogram uranyum yok edilmezse?” sorusunu gündeme getiriyor. Bu durum, İsrail’in saldırılarının, İran’a başka saldırılardan korumak için hızlı bir şekilde nükleer silahlanma yarışına girmesi gerektiği düşüncesini tetikleyebilir.
İran’ın yeni askeri liderlerinin, seleflerinden daha cesur ve temkinli olmayabileceği ihtimali ortaya çıkıyor. Bu durumda, İsrail, yeni saldırılar gerçekleştirerek bir saldırı ve karşı saldırı döngüsünde kaldıraç görevi görebilir.
Bir başka kötü senaryo ise küresel çapta ekonomik bir kriz yaşanmasıdır. Petrol fiyatlarındaki artışın devamı, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatması ve petrol taşımacılığını kısıtlamasıyla birleşebilirken, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırılarını artırması da bekleniyor.
Pek çok ülke, mevcut enflasyon sorunu ile boğuşmakta, petrol fiyatlarının yükselmesi ise bunun üzerine ek yükler getirebilir. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın ticaret tarifeleri gibi faktörlerle birleştiğinde, daha fazla kriz yaratabilir.
BBC, “Eğer İsrail, İran’daki rejimin çöküşünü sağlamayı başarırsa, akabinde ne olması muhtemeldir?” sorusunu soruyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran’ın nükleer kapasitesini yok etmenin öncelikli amaçları olduğunu belirtmiş olsa da, İran’da rejim değişikliği niyetini de ima etmiştir.
Bu durum, bir “vakum” ya da “boşluk” yaratabileceği ihtimaliyle sonlanabilir. “Bu boşluğun sonuçları ne olur? İran’da iç savaş neye benzer?” gibi sorular gündeme gelirken, Irak ve Libya’daki yaşanan süreçlerin hatırlatıldığı belirtiliyor.
“`